Antalya Serik'te hissedilen ve AFAD tarafından 4,9, Kandilli tarafından 5,2 olarak açıklanan deprem, kısa süreli paniğe yol açarken, sarsıntının ardından yapılan bilimsel değerlendirmeler bölgedeki tektonik yapıya dair yeni bir tartışmayı gündeme taşıdı. Depremin ardından açıklama yapan yerbilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, sarsıntının basit bir yüzey kırılmasından ibaret olmadığını söyleyerek değerlendirmelerine şu sözlerle başladı ve konuyu daha geniş bir çerçeveye taşıdı.
'BU DEPREM SIRADAN DEĞİL'
Üşümezsoy, Serik açıklarındaki depremin Antalya Körfezi'nin altında yer alan yitim zonunda, yani Akdeniz kabuğunun Anadolu plakası altına daldığı yaklaşık 100 kilometrelik derin ters fay sisteminde meydana geldiğini ifade etti. Bu yapının Kıbrıs'ın güneyinden başlayıp Girit-Rodos hattına uzanan geniş bir tektonik zincirin parçası olduğunu belirten Üşümezsoy, bölgedeki hareketliliğin tek bir fayla açıklanamayacağını söyledi.
Üşümezsoy, 'Bu deprem yüzeysel bir kırık değil, çok daha derin ve karmaşık bir sistemin ürünüdür. Kıbrıs'tan Girit'e uzanan derin yitim hattının bir devamı niteliğinde. Bölgedeki depremler tek bir fay üzerinden yorumlanamaz, bu geniş bir tektonik sürecin parçasıdır.' dedi.
GÖZLER AKDENİZ'E ÇEVRİLDİ
6 Şubat sonrası Akdeniz havzasında artan sismik hareketliliğin uzmanları daha dikkatli bir takibe yönlendirdiğini belirten Üşümezsoy, bu tür derin depremlerin bölgesel dinamiklerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösterdiğini ifade etti. Sarsıntının ardından yapılan değerlendirmelerde uzmanlar, Antalya ve çevresindeki deprem hareketliliğinin yakın takip edilmesi gerektiğini, ancak vatandaşların yalnızca yetkili kurumların yapacağı resmi açıklamalara itibar etmeleri gerektiğini vurguladı.




